Liderlik zor zanaat. Ama çok önemli bir zanaat.
Her lider yönetici olmak zorunda değil ama yönetici olan herkes lider olmalıdır ama malesef ki birinin yönetici olması lider olduğu anlamına gelmiyor.
Neden mi?
Çoğu organizasyon (ve organizasyondaki bireyler) lider ne demektir ya tam bilmez ya da eksik bilir.
Peki iyi bir lider nasıl olunur?
Elbette hazır bir reçete yok. Kendi iş hayatımda edindiğim tecrübelerden kısa bir özet yapmaya çalıştım. Muhakkak atladıklarım vardır ya da bunlara katılmayanlar olacaktır. Herkesin tecrübesi kendine.
- Kişisel farkındalık ve örnek olmak. Yaratmak istediği davranış değişikliğini kendi sergilemek. Organizasyonlardaki yöneticiler ekiplerden pek çok şey talep ediyor. Arkadaşlar şöyle yapalım, arkadaşlar böyle yapalım. Ama o istedikleri şeyleri başta kendileri yapmıyorlar. Kendinizin yapmayacağı şeyleri başkalarından beklemeyin. Eğer iş teslimlerinin gecikmesini istemiyorsanız, siz de sizde bekleyen işleri zamanında teslim edin, o epostalara zamanında dönün, toplantıları zamanında bitirin, zamanında katılın. Değişim önce kendinde başlar.
- Bariyersiz ve şeffaf olmak. Ekipler karşısında sürekli güçlü olmak, sürekli motive olmak zorunda değilsiniz. Aksine şeffaf olun. Motivasyonunuz olmadığı zaman, hata yaptığınız zaman, çuvalladığınız zaman şeffafça paylaşın. Herkesin insan olduğunu en başta siz onlara davranışlarınızla gösterin. Bu dürtüyü takımların özünde bulundurmak tüm sistemin tetikleyicisi. İyi yönde.
- Güçlü ekip kurmak ve sürekli geliştirmek. Bir liderin en büyük görevlerinden birisi bu. Doğru ekip kurmak, o ekibi sürekli güçlendirmek. Bu kısım çok atlanıyor. Sizin işiniz iş yönetmek. İşi insanla yönetebilirsiniz. İnsanı yönetmek için de yeteneklerini sürekli açığa çıkartmalısınız. Ve sürekli doğru ise alım yapmalısınız. En çok mesai harcamanız gereken yer burası.
- Strateji kurgulamak ve yön vermek. Seneca’nın dediği gibi hangi limana gideceği belli olmayan bir gemiye hiç bir güçlü rüzgar fayda etmez.
- İş hedefleri oluşturmak ve engelleri kaldırmak. İş çıktısı yerine iş hedeflerine odaklanmak. İş çıktısı ile iş sonuçlarını karıştırmamak. Örnek: X özelliğini canlıya aldık (iş çıktısı). Fakat o özellik kullanıcı edinim maliyetlerimizi düşürmedi (iş sonucu). Yapılan en büyük yanlışlardan birisi ekibinin alanı hakkında sürekli kendince cin fikirler/projeler geliştirip micro-management yapmak. Yapmayın. İş hedefleri verin, zaten onlar o hedefe nasıl gidileceği konusunda sizden çok daha fazla, çok daha yaratıcı, çok daha etkin çözümler üretecek ve uygulayacaktır. Siz o iş hedeflerine ulaşma yollarında karşılarına çıkan engelleri kaldırın.